Can sıkıcı bir toplantı sonrasıydı. Patron her zamanki gibi elimizden gelenin daha fazlasını yapmamızı istiyordu, bu aynı zamanda ek mesai demekti. Elimdeki koca koca dosyaları taşımaya çalışırken, muhasebeye inmem gerektiğini hatırladım.  Şirketin durumunu pek beğenmiyordum ama geçtiğimiz ay personelin maaşına zam yapıldı. Sanırım bu işlerden anlamıyorum.  O yüzden aybaşı bankamatik ekranında gördüğüm rakama da şaşırmamıştım. Ertelemeyip muhasebeyle görüşürsem zamdan ben de yararlanabilirdim. Neden diğerlerinin aksine bir şeye ulaşmak için koşturmam gerekiyordu? Dosyaları bırakmak için odaya geldiğimde tuhaf, isimsiz bir paket gördüm. Gizemli bir hediye için harika bir gündü. Üzerindeki nar resimleri, annemin mutfak havlularını anımsattı birden. Pişirdiği kekler, poğaçalar yumuşak kalsın diye havlu örterdi üzerlerine ama yine de sert olurlardı. Pek beceremiyordu işte, yine de anne keki gibi bir konuyu hafife alamazdım. Paketi açmaya çalışırken saatin on yediye yaklaştığını görüp asansöre koştum. Yedi, altı, beş… Asansöre binince aynadakiyle göz göze gelmemeye çalıştım,  beyaz ışıklar beni olduğumdan daha soluk gösteriyordu.

Muhasebe bölümü en alt katta, pek de gün ışığı girmeyen sevimsiz bir yerdi. Bilgisayarların çıkarttığı sesi bazen rüzgâra benzetebilirdiniz ama bu kesinlikle daha mekanikti. Klavye tuşları bu uğultuya eşlik ediyor adeta bir müzikal çıkıveriyordu ortaya. Aman pek şahane! Neyse ki işim uzun sürmedi. Odaya gelince gizemli paketle tekrar göz göze geldim ve başıma fena bir iş gelmesini istemiyorsam açmam gerektiğini hatırladım. Hep bela çeken bir kız olduğumu söylerlerdi. O yüzden on dokuzuncu yüzyıldan kalmış gibi görünen bir kâğıtla kaplanmış bu pakete pek şaşmamalıydı. Yine de meraklanmıştım. Üzerinde ‘Bence bunu hak ettin.’ yazan kâğıt parçasını masamın üzerinde görebileceğim bir yere koydum. Bence de Uzak Doğu’ya giden bir uçak biletini hak etmiştim artık. Tam işlerin yoğunluğundan hayıflanmaya başlayacakken, paketi de açmıştım sonunda. Ne kadar da cömertçe… Elimde son kullanma tarihi geçmiş bir kutu kestane şekeri tutuyordum.