Şâhide’lerin Söylediği

Merhabalar! 🙂 Buralara uğramayalı pek uzun zaman olmuş. Anlaşılan pek bir şey yazmamışım, not defterime karaladığım birkaç nottan başka. Uzun süre boyunca bir şey yazmadığım zamanlarda içimi tuhaf bir tedirginlik kaplar. “En son ne ürettim?, Acaba çok mu boş geçti günlerim? En son ne zaman bir şey araştırdım, bunları paylaştım?” gibi sorularla aklım bulanır durur. Zira yazabilmek -ama yeni şeyler yazabilmek- için zihni ve kalbi beslemek gerekir. Okumak gerekir mesela. Öğrenmek, keşfetmek, düşünmek gerekir. Yazmadığımı fark edince de bunları yapmadığımı düşünüp üzülürüm, keyfim kaçar. Bir gün bir dostum ona bunları söylediğimde “Üretim sadece yazarak olmaz ki!” demişti. Doğru söylüyordu, sadece yazarak olsaydı bir sohbetiyle tazelendiğimiz dostlar, davranışlarıyla düşüncelere daldığımız, çektiği fotoğraflara bakınca tebessüm ettiğimiz hüzünlendiğimiz kimseler, yaptığı leziz yemeklerle günümüzü güzelleştiren kadınlar, davranışlarıyla sözleriyle duruşuyla bizi iyiliğe güzelliğe sevk eden nice insan ne olurdu? Anlaşılan mühim olan zihnimizi ve kalbimizi iyi ve hayırlı şeylerle beslemek. İyi şeyler okumak, dinlemek, izlemek, hayırlı kimselerle birlikte olmak, hayırlı işler yapmak. Güzel görmek, güzel düşünmek. İşte o zaman insan bir sözüyle bile bu dünyayı güzelleştirebiliyor. Ama tabii yazmak yine çok güzel, mesela şu an çok mutluyum! İhi! 🙂

Geçtiğimiz haftalarda, Niksar’ın sıcak yaz günlerinin birinde, sevgili dedem merhum Hâfız Mehmed Çıtık hocanın kabrini ziyarete gittik yine. Niksar Melik Gazi Mezarlığına her gidişimde heyecanlanırım. Zira her seferinde Melikgazi Türk İslam Medeniyeti Taş Eserler Müzesi’nde sergilenen mezar taşlarının arasında dolaşırken yeni bir taş, yeni bir motif keşfederim. Burası Danişmentlilerden bu yana günümüze ulaşan neredeyse bin yıllık türlü mezar taşının sergilendiği bir açık hava müzesi. O kadar çok eski mezar taşı var ki, her biri seyirlik, efsunlu.

Mezarların başına ve sonuna konan mezar taşları, veya bir diğer ismiyle “şâhide” lerin üzerinde kimi zaman sülüs yazılar, kimi zaman semboller & motifler görürüz. Her biri bulunduğu döneme ait bilgiler verir bize, o toplumda estetik, edebiyat ve sanat anlayışı ne durumda, toplum hangi simgelere ne anlamlar yüklemiş anlatırlar. Belki de bu yüzden “şahide” demişlerdir kendilerine, kendi zamanına şahitlik ettiği için.  Peygamberimiz, tanınması için Osman b. Maz‘ûn’un kabrinin başına taş dikmiş..(Ebû Dâvûd, “Cenâʾiz”, 63) İslâmın ilk dönemlerinden itibaren mezar taşı geleneği bu zamanlara kadar sürmüş. Gerçi şimdilerde şâşaalı mermer bloklardan oluşan mezarların başında Fatiha okuyoruz. Bu da mezar taşının serüveninde bir durak olsa gerek. 🙂 Bir Mü’min Müsliman’ın mezarı nasıl olmalı sorusu ise apayrı bir okuma & araştırma konusu. Bense birkaç mezar taşını size sunup müsadenizi isteyeyim:

I- Altı Köşeli Yıldız | Hâtem-i Süleyman: 

İslâmî Geometri sanatında çokça kullanılmış olan altı köşeli yıldız, insanlık tarihinin farklı zamanlarında, farklı yerlerinde ve farklı inanışlarında kendisine yer bulmuş, epey eski bir desen. Yahudiler ve Hristiyanlarca "Davud Yıldızı", Müslümanlarca "Hâtem-i Süleyman" olarak anılan (1) altı köşeli yıldız (veya altı kollu yıldız), sanat tarihi literatüründe daha çok heksagram (hexagram) olarak kullanılıyor. 

Altı köşeli yıldızın en eski kullanımının Bronz Çağına kadar dayandığına ilişkin görüşler var. Ayrıca bazı araştırmacılar bu sembolün ilk örneklerini Taş Devri'ne dek uzatıp, İskandinavya'da da kullanıldığını söylemektedirler. (2) Altı köşeli yıldıza; M.S. 2.yy’a ait Lübnan’da bulunan Baalbek Tapınağında (3),  Hint kültüründe güneşi sembolize eden Yantra olarak, Çin’in en eski klasik metinlerinden “I Ching” de, On İki Hayvanlı Türk Takviminde, Şam Emeviyye Camii’nin batı duvarının ayakta kalan iki penceresinde (4), 2. yüzyıldan kalma Kfar- Nahum Sinagogu’ndaki oymalar arasında (5), Bizans kiliselerinde, Anadolu’da Selçuklu öncesinde inşa edilen bazı Ulu Camii’lerde (Siirt, Divriği), Selçuklu ve Osmanlı dönemi eserlerinde, paralarında rastlıyoruz. 

Belki tarihte kullanılan her bir geometrik desene anlamlar yükleyemeyiz, fakat altı köşeli yıldızın tarih boyunca farklı toplumlar, farklı dinler için başkaca anlamlar ifade ettiğini ve pek çok şeyi temsil ettiği âşikâr. Bu sembol tarihin hemen hemen her döneminde kullanılmış; kendi yöreselliği içerisinde evrenselliğini yakalamıştır. (6)  Bunun yanında altı köşeli yıldızı tek başına bir sembol olmanın ötesine taşıyıp, onu türetip çeşitli varyasyonlar oluşturan, birden fazla türde deseni bir araya getirerek yeni kompleks sistemler ve sonsuz geometrik örüntüler oluşturan İslâmî Geometri Sanatı’dan başkası değil. (7)

II- Kandil:  

Allah göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûru içinde kandil bulunan bir oyuk(tan yayılan ışığa) benzer. O kandil ki sırça fânûs içindedir; o fânûs ki, inci (gibi parıldayan) bir yıldızdır sanki! Ve o kandilin yakıtı, ne doğuda ne de batıda eşine rastlanmayan mübarek bir zeytin ağacından alınmaktadır. Ve o ağacın yağı [öyle arı-duru, öyle parlak ki] neredeyse ateş değmeden de ışık verecek: Nûr üstüne nûr! Allah, [erişmek isteyeni] nûruna eriştirir; işte [bunun içindir ki] Allah insanlara örnekler vermektedir; çünkü her şeyi bütün boyutlarıyla [yalnızca] Allah bilir.” Nûr, 35.

Nur suresi’nde geçen ve “kandil” olarak tercüme edilen “misbâh” kelimesi Etrâfa ışık veren âlet, aydınlatma aracı, kandil, çıra, meşale anlamlarına geliyor. (8)

"[Sana gelince,] ey Peygamber, unutma ki Biz seni [hakikatin] bir şahidi, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik, [herkesi] O'nun izniyle  Allah'a çağıran ve ışık saçan bir kandil olarak." Ahzab, 45-46.

Ayette peygamberimiz için de kandil anlamına gelen “sirac” kelimesi kullanılmıştır. Gazali bütün enbiyaları ve âlimleri ışık saçan lambalar tabirini kullanarak peygamberleri ve bilginleri kandil ile özdeşleştirmiştir. Güneş ve ayın bir kandil ve nûr olarak yansıtılması Kur’an-ı Kerim’de Nuh Suresi 16. Ayette; “Onların içinde ayı bir nûr kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır” ifadesi ile görülmektedir. Kur’an-ı Kerim’de Fussilet Suresi 12. Ayette; “Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semâyı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, azîz, alîm Allah'ın takdiridir” mealinden de anlaşıldığı üzere yıldızlar da kandil ile ifade edilmektedir. (9) Velhasıl kandil ayetlerde ve edebi metinlerde farklı anlamlarda kullanılmış. Mezar taşları üzerine işlenen kandillerin ise, çoğunlukla ölünün gömüldüğü mezarı kıyamete kadar aydınlatmakla ilgili sembolik bir rolü olduğu düşünülmekte. (10)

Kandil demişken; Osmanlı’da II.Selim döneminde camilerde yakılan kandillerle kutlandığı için “Kandil Gecesi” dediğimiz mübarek gecelerimiz var. Dini veya kültürel, bu pek kıymetli bir gelenek. Bu günlerde & gecelerde ayrı bir ihtimam gösteriyoruz ibadetlerimize, kendimize çeki düzen veriyoruz. Dikkatli davranıyoruz dünya imtihanımızda. Kelimesi bu kadar yer etmişken, üstelik kıymetli bir yer, kendisini maalesef göremiyoruz evlerimizde, camilerimizde. Kandiller rafa kalkmış. 🙂 Bunun yerine pek de anlamlı bir aydınlatma mekanizması olmayan estetikten yoksun abajurlar koyuyoruz başucumuza. Geçmişte kullanılan her eşyayı değil, en azından ismini bu kadar zikrettiğimiz şeyleri evlerimizde de kullansak keşke. Mesela Paşabahçe Mağazaları fenerin yanında kendi kandillerimizden de üretse ne güzel olur. (11)  Sevgili ağabeyim geçenlerde bir kandil yapmayı denedi. Meraklısına: https://www.instagram.com/p/CCw6UzzJorZ/

III- Altı Yapraklı Çiçek: Çiçek de diğer semboller gibi farklı dönemlerde farklı şeyleri temsilen kullanılmış olabilir. Örneğin şâhidelere konulan çiçek motiflerinin vefat eden kişinin ahiret hayatında cennet bahçelerine kavuşmasını temenni ettiğine ilişkin görüşler var. Çiçek kimi zaman vefat edenin gencecik bir kız veya delikanlı olduğu anlmına gelirmiş. (12) Ayrıca genel olarak hanımların mezar taşlarına eklenen çiçek motifi nadir de olsa erkek mezar taşlarında da yer almakta. Örneğin Sivas’ın Zara ilçesinin 32 kilometre güney doğusunda bulunan Bolucan Köyü’ndeki çiçek motifli mezar taşları erkeklere aitmiş. (13) Üstelik bu motif, Niksar’daki taş eserleri müzesindeki bu altı yapraklı çiçek motifiyle aynı. Bizans döneminde en sık rastlanan altı köşeli yıldızlardan birisi de içinde aynı altı yapraklı çiçek motifini barındırıyor.(14)

 

Benim anlatacaklarım bu kadardı. İslâmî geometriye, mezar taşlarına veya sembollere dair bir eğitimim veya ciddi bir okumam olmamasına rağmen, merakımdan bu yazı çıktı ortaya, naçizane. Bu yazıyı yazarken karşıma çıkan isimlerden birisi Necdet İşli. Kendisi Lacivert Derginin deyimiyle “Mezar taşlarını konuşturan adam” imiş. Dergideki ilgili yazı için tıklayınız.

Yaptığım okumalar sırasında, mezar taşlarındaki sembollere dair rastladığım en kapsamlı çalışma sanırım Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınlarından çıkan Dr. Aslı Sağıroğlu Arslan’ın yapmış olduğu çalışma, buyrunuz. Altı köşeli yıldıza dair en kapsamlı çalışma olan İdil Türe’nin Yüksek Lisans tezi için buraya, kandil motifi için ise buraya tıklayınız.

Konuya ilişkin ileri okumalar için Kaynakça’ya bakabilirsiniz. Haydi benden bu kadar. 🙂

KAYNAKÇA

(1) https://islamansiklopedisi.org.tr/muhr-i-suleyman

(2) İdil Türeli, Türk Sanatında Altı Köşeli Yıldız, 2006, s.70 (https://katalog.marmara.edu.tr/eyayin/tez/T0052907.pdf )

(3) Nusret Çam, “Türk ve İslam Sanatlarında Altı Kollu Yıldız (Mühr-i Süleyman 1)”, Yılmaz Önge Armanağanı, Konya Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi, Konya 1993, s.208. 

(4)https://www.bisav.org.tr/Bulten/270/1636/suleymaniye_camii_geometrik_desenleri_ve_tekil_bir_uygulama

(5) İdil Türeli, a.g.m. s.80

(6) İdil Türeli, a.g.m. s.1

(7) Selçuk Mülayim, Anadolu-Türk Mimarisinde Geometrik Süslemeler (Selçuklu Çağı) , s.15

(8) http://lugatim.com/s/MISBAH

(9) Arş. Gör. Resul Yelen, İslam Sanatında Süsleme Sembolizmi Üzerine Yeni Yorumlar, s.4 (https://www.yyusbedergisi.com/dergi/islam-sanatinda-susleme-sembolizmi-uzerine-yeni-yorumlar20171226125152.pdf

(10) H.Kâmil Biçici, İznik Müzesindeki Kandil ve Şamdan Motifli Mezar Taşları, s.4 (http://www.turkishstudies.net/Makaleler/1355642823_35Bi%C3%A7ici%20H.Kamil_S-637-661.pdf)

(11)https://www.pasabahcemagazalari.com/dekorasyon/fenerler/bengal-metal-fener-m/u-10014750-295-5090

(12) Timur Sili, Taşların Dili, s.4 (http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/3660-published.pdf)

(13) Burak Kaya, Prof. Cem Kağan Uzunöz, Anadolu’daki Doğa Motifleriyle Anlatımın Sivas Zara Bolucan Köyü Mezar Taşları Üzerinden İncelenmesi, s.8 (http://www.dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1190128)

(14) Dilek Maktal Canko, İzmir Kadifekale Bizans Sarnıcı Buluntusu Seramik Örneği Işığında Geç Bizans Sırlı Seramiklerinde Heksagram Sembolü, resim.9 (https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/878984)

Sandıktaki diğer yazılar

Loading...

Bir yorum yaz!