Bir Gözlük Camı Hatırâtı

Sobanın üzerindeki portakal kabukları nefis kokularını yaymaya başlamıştı. Soğuk bir akşamüzeriydi. Dışarıdaki haşin rüzgâr pencereleri dövüyor, ıhlamurun dalları şiddetle çarpıyordu tozlu camlara. En son ne zaman silinmişlerdi, arap sabunları rafa kalkalı kaç kuş göç etmişti? Seneler evvel bu evdeki toplu bayramlaşmaları, yer sofralarında yenen anneanne yemeklerini eşsiz kılan şey sanırım geçmişte var olmalarıydı. Yan komşunun ise ne zaman taşındığı meçhul.

Kerpiç duvarlardaki seyyar askılar hâlâ yerli yerindeydi. Bir zamanlar heyecanla koşturduğum bu salonda şimdi yine ahşap parkelerin yorgun gıcırtısına aldırmadan geziniyordum. Bir süre etrafıma bakındım. Teyzemin, küçükken sürmeye can attığım kokulu kremleri öylece duruyordu. Ahizeli telefonun yanındaki yarım kalmış bulmacalar biraz sararmıştı ama hala tamamlanabilirlerdi. Televizyona yöneldim. Bu küçük kutunun hala çalışıp çalışmadığını merak ediyordum. Antenlerle biraz uğraştıysam da karıncalı bir ekrandan başka bir şey yoktu. Çekmeceleri karıştırmaya koyuldum. En üsttekinde çeşitli ve birbiriyle alakası olmayan şeyler vardı. Bir makas, tarihi geçen bir düğün davetiyesi, pamuk, kilerin anahtarı, bir kablo, bir kablo daha… İkinci çekmecede birkaç esans, renkli ip yumakları, farklı numaralarda örgü şişleri, birkaç oyuncak bebek…  Üçüncü yani alttan ikinci çekmeceyi açtığımda kimisi kutusunda duran kimisi de alelade konulmuş gözlükler buldum. Eski gözlüklere bakmayı seviyordum. İçlerinden büyükçe olanını alıp takıverdim. Bir an görüşüm bulanıklaştı ve ardından bir çocuğun çığlıkları geldi kulağıma.

Hemen pencereye koştum. Az önce koyu griye çalan hava güneş açmıştı, sanırım eşyalarla oyalanırken zamanı unutuvermiştim. Bir çocuk çığlık çığlığa ağlıyordu, görünen o ki kafasına bir top darbesi yemişti. Diğerleri ağlayan çocuğa aldırmadan sokağa giren dondurmacının başına üşüştüler. Yanlarından geçen üniformalı bir bey elinde zarflarla bakınıp duruyordu. Postacı sonunda yan evin ziline bastı. Boş sandığım evin kapısı açılınca biraz afalladım, yeni kiracılar mı taşınmıştı yoksa? Şaşkınlıkla olup bitenleri izlerken eski model bir Chevrolet geçti dondurmacı arabasının yanından. Aşağı inmek için gözlükleri çıkartmamla kendimi çekmecenin önünde buldum. Hava yine rüzgârlıydı ve dışarıdan pek de ses gelmiyordu. Bir başka gözlük aldım çekmeceden. 

Son Öyküler

Sessiz Orkestra

Öykü

Kayıp İstasyon

Öykü
Loading...

1 Yorum

  1. Ali ihsan sabis

    15 Eylül 2017 at 22:24

    Yarım kalmış sanki

Bir yorum yaz!