Muhabbete Mâni Çaylar

Muhabbete Mâni Çaylar

Rengini ve tadını ondan çekip aldıktan sonra hemen çöp diye isimlendirdiğimiz dünya nimeti, insanı muhabbete çağırmaya vesile, biriciğimiz sultanımız, çay!

Günlük rutin içinde tattığımız her bir nimet, şükrü hakediyor. Her birinin biz duyamasak göremesek de bir ruhu, sesi var. Annelerin "ama arkandan ağlar" demesi gibi, belki başka bir alemde bizimle konuşuyorlardır. Belki de bu yüzden nimete hürmet gerek.

"Çaya geliyoruz, çaya bekliyoruz, bi' çay içelim" cümleleriyle muhabbete kapı aralıyoruz bir nevi. Fakat bazı nimetler, mesela çay, muhabbete vesile olurken, kimisi ise ona mani olabiliyor sanırım. Kültürümüzde misafirin baş üstünde yeri var, haliyle analarımız kadınlarımız da layığıyla ağırlamak istiyorlar gelenlerini. Çoğumuz çocukluğumuzda böyle gördük büyüdük. Fakat bizzat misafir olmaya, misafir ağırlamaya başladıktan sonra gördüm ki, ikram edilenler muhabbete mani olduğu anda tadını yitiriyor, şekerden tuzdan undan nişastadan ibaret hale geliyorlar. Özellikle sosyal medyayla artan çıta, misafir hazırlıklarını külfete dönüştürüyor, abartılı tabaklar, gündelik hayatta yemek sonrasında yemediğimiz ölçüde çeşitli ikram, yıkanması gerekecek olan ekstra bir sürü tabak çanak... Akşam da yorgun olduğu her halinden belli, konuşmaya mecali kalmamış stresli bir ev sahibesiyle çay içip muhabbet etmek hayli zor ve mahcup edici oluyor. "Oysaki muhabbet etmeye gelmemiş miydik? Hay Allah."
Bazı dostlarla birbirimize gelip giderken haberleşiyoruz "kurabiye yaptım geliyorum sen çayı koy sadece" diye. Yahut yemek davetine giderken "tatlıya uğraşma ben yaptım getiriyorum."
Selamlar olsun o güzel dostlara.

Saadettin Ökten hoca meseleyle ilgili "kararında bırakılan ikram" sözlerini kullanıyor. Bize de ikramlarımızı kararında bırakmak nasip olsun, evimize yediklerimizin değil, muhabbetin tadı ve tesiriyle döndüğümüz misafirliklerimiz olsun inşallah. 🙂

🌱

Sandıktaki diğer yazılar

Loading...

Bir yorum yaz!